16 Haziran 2007 Cumartesi

Nefes nefese

Tepside görkemli görkemli yatıyorlar.Derileri halen harika bir şekilde parlıyor.Kim bilir ne kadar güzel yansımıştır bu kadar güzel kırmızı, oranj renkl derisi değişik sularda!
Vücutlarında halen hayat izleri gözlemleyebilirsin.Sulardaki o hızlı dalışlarını , zarif hareketlerinden kaynaklanan suların titremesini , ve en harika sirenlerini kıskandırmak istermişçesine kuyruklarını cilveli oynatmasını halen hayal edebilirsin!
Kim bilir kaç deniz ve okyanusu geçmişler , kaç değişik sularda yüzmüşler , kaç batmış medeniyetlerden, şehirlerden geçmişler?Kim bilir hangi sualtı sırları , yansımaları ile karşılaşmışlar??
Cam parçalarına benzeyen gözleri halen parlıyor...Öyle kocaman açılmış halleriyle sanki bir mesaj vermek istiyorlar.Belki de son anı anlatmak isterler , o affetmez bir şekilde hızlı olan bir çengelden kaynaklanan o son bayılma anını...sonra da hemen gelen nefes darlığı ve boş çarpınmalar.Ümitsiz dualara benzer bu son çarpınmalar, gidecek bir yeri , kendilerini duyuracağı kimse yok! Gözlerinde felaketin neredeyse korkunç bir odaklanması var.
Ve ağızları , onlar için ne diyeceksiniz?O kadar gürültülü , tüyler ürpertici bir şekilde açılan ağızlarına ne diyeceksiniz?
Bu yarıda kalan çığlığın , yolun ortasında durdurulan haykırmanın önünde Munch'un "Çığlık" karakteri ne dir ki?
Bu ortada kalmak istemeyen hayatın çığlığıdır , kum saati durmuş bir hayatın çığlığıdır , kendi isteği olmadan bu dünyadan kopan hayatın çığlığıdır.
Ayrıca hayatın kapanmasından önceki son isteğidir: neşenin havasını çekmek , heyecanın sıcaklığını hissetmek , kendisiyle son kez sarhoş olmak..
Bu hikayeyi yazmama neden olan arkadaşım Burak'a harika fotosu için çok teşekkürler!
Burakın flickr'daki sitesi: http://www.flickr.com/photos/burakyilmaz61


7 Haziran 2007 Perşembe

Ben kötü bir resamım.Kimin umrunda:)?

Hayatım boyunca çizim konusunda bir felaket idim.Arkadaşlarımın çizimlerine bayılıyordum ama sıra bana gelince o kadar stres ederdim ki ellerim ter içinde kalırdı:(
Onun için geçenlerde bir fotomdan çok etkilenmiş olup onu bir yeni çizeceği projesinde kullanabilmek için izin isteyen bir ressamın mailini alınca ne kadar duyduğumu anlıyorsunuzdur sanırım.Tabii ki kabul ettim ve gerçekten nasıl bir şey ortaya çıktığını görünce çok hoşuma gitti.
Tamam ressam olarak korkunç olabilirim , ama en azından resimimle bir ressamın dikkatini çekebildim:)
Aşağıda yukarıdaki resmimden etkilenerek çizilen tablonun linkine tıklayarak , tabloya ulaşabilirsiniz:
www.ebsqart.com/Artists/cmd_4251_profile_shows__1_4_G.htm

4 Haziran 2007 Pazartesi

Dayanılmaz tercih : Bir amatör olmak!

Hepimizin bir tercihidir bu : Bir amatör olmak. Bunu beğendiğimiz için mi yapıyoruz?Tabii ki de hayır ama gene de daha güvenli, daha kolay, daha ulaşılır,daha rahat,daha mantıklı ve zekicedir onu seçmek.Risk taşımıyor.Profesyonalizmin stresinden uzaktadır.Prestiji kaybetme korkusundan uzaktadır.
Amatör olmak size transparan bir sığınağı sağlıyor.Bütün eksikliklerinizi, komplekslerinizi, güvensizliklerinizi gizleyebileceğiniz bir sığınaktır bu.Çok rahat ve pratiktir, gittiğiniz her yere taşıyabilirsiniz onu.Aynı zamanda çok da modadır.
Bu günlerde herkes bir şeyde amatör olmuş durumda.Ben bunları iki gruba ayırıyorum:
1.Bu durumun farkında olup , onu bir güvenlik metodu olarak kullanmayanlar.
2.Kendilerini , amatörlüğün güvenli çerçevesinde gizleyenler.

Kendini bir amatör olarak lanse etmek , tertemiz bir gizlenme stratejisidir.Ona başka bir deyişle şöyle de diyebiliriz:Eksikliklerimizin transparan kamufle edilme ve düzeltilme sanatı..
Tamam , belki bu size biraz sert bir tanım gibi gelmiş olabilir, ama eğer biraz üstünde durur ve düşünürsek yukarıdaki deyiminin ne demek istediğini anlayacaksınız...
Bende bir amatörüm.Fotoğrafçılık,sinema,dans,yaratıcı yazı alanlarında amatörlük sürecindeyim.
Ama kabul etmem lazım ki kendime bu etiketi koymaktan bazen rahatsızlık duyuyorum .Prrofesyonel olarak çağrılmak istediğimden değil , sadece yukarıdaki nedenlerdendir rahatsızlığım.Çünkü sanki yolun başında olduğumu kabul etmemek için en kolay yolu seçiyormuşum gibi geliyor.
Sanırım kendisini geliştirmek isteyen herkes şunu kabul etmeli!Bazen hayal kırıklığına da neden olsa bile kendimizi geliştirmek açısından en iyi ilham kaynağı olacaktır!Zordur , ama buna değer!!!