30 Mart 2007 Cuma

Benden deyimler (1998)


1.Seni köle edeni kendi seçersen , kölelik de tatlı gelir.
2.Düşüncelerin derinliğinde bir karınca bile boğulamayacaktı.
3.Her zor, üzücü şeyi içinde barındıran bir insan , siyah deliklerden çekilen bir objeje benzer.
4.Ruhum kül doluysa , kalbim ateş parçacıkları dolu olmadığının anlamına gelmez.
5.İyi ki de ruh yolculukları için de bilet istemiyorlar bizden.
6.Şansı saçlarınndan tutman gerekir derler.Ya şans kısa saçlı ise?
7.Anlaşılmak , aşkı da içerir.Anlaşılmak , sevilmekten iyidir.Anlaşılmadan , sevilmek, kör bir şekilde sevilmektir.
8.Ruhta hayal kırıklıkların medi olunca, hayatın ceziri de olur.

29 Mart 2007 Perşembe

Blog'daki yokluğum


Uzun süredir yazamamıştım bloga.Arnavutluğa gittim geçen hafta , onun için pek girme fırsatım olmadı.
Memlekete gitmek her zaman güzeldir , hele sık sık gidemiyorsanız ve aileniz oradaysa.Şanslıydım ki bu sefer eski arkadaşlarımla da görüşebildim, her zaman fırsatım olmuyor çünkü oraya gidişlerimiz çakışıyor(onların çoğu da benim gibi yurt dışında yaşadıklarından).
Neredeyse her gün yağmurlu gibi geçti ama benim bir şikayetim yok.Harika bir gök vardı ve tabii ki ben de bu fırsatı kaçırmadım.İşte size bir tanesi.Öbür fotolara da bakmak isterseniz bir zahmet öbür bloguma yada flickr'daki sayfama bakınız:)

16 Mart 2007 Cuma

Paris resim sergisi


Bu günlerde Pariste , Arnavut fotoğrafçıların resimleriyle Arnavutluğun son 10-15 senedeki değişiklikleri gösteren bir resim sergisi açıldı.

Saolsun , Paristeki arkadaşım bana da haber verdi yoksa duymayacaktım bunu.Seriye amatör fotoğrafçılar da dahil resim gönderebilirlermiş , onun için ben de katıldım.

Görmekte olduğunuz resim sergiye gitti.Adı "mimari kontrastlar"..Ona böyle dememin nedeni , eski Tiran evleri ile yeni inşaat edilen evler arasındaki değişikliği vurgulamak istediğim için , böyle oldu.

Son senelerde Arnavutlukta çok fazla gelişen inşaat sektöründeki değişikliği göstermek istedim.

Ama fotoyu çekerken en fazla anlatmak istediğim şey , memleketimdeki doğal güzellikti , aslında.Son zamanlarda çok Arnavut sanatçı sadece ülkemizin kanayan , acı gerçekleri göstermeye yemin etmiş gibilerdi , bense daha farklı , daha canlı bir tarafını göstermek istedim.Çünkü Arnavutluk bir tek acı , göz yaşı, üzüntüden ibaret değildir.

Umarım bunu resmi görecek olanlara da hissetirebilirim...
Sergi salonunun adresi : Association Albania - 34, rue de Toul 75012 Paris
Daha fazla bilgi için: yrousselet@wanadoo.fr

12 Mart 2007 Pazartesi

Yaşama ısrarı...


Daha evvel fotoğrafçı arkadaşlarımla Çengelköy tarafındaki safarimizde çektiğim bu fotoğrafa bakarken gözüm bir şeye takıldı.Bu ağacın duruşu bana o kadar ısrarcı geldi ki , ondan sonra aklıma bizim de hayata karşı ısrarcı duruşumuz geldi.Hepimiz aynı şeyi yapmıyormuyuz?
Başımıza ne gelirse gelsin , iyi yada kötü , hep aynı ısrlarla devam ediyoruz yaşamımıza .Bu belki de biraz iki yüzlü bir davranış gibi durabilir ama ne yapabiliriz ki , elimizden gelen başka bir şey yok.
Şu ağaca bakın , kim bilir nelerle karşılaşmıştır , ama halen dimdik durup , dallarını etrafa saçmaya çalışıyor, etrafa köklerini daha da fazla yaymaya çalışıyor, hayatta daha sağlam oturmaya çabalıyor..Onun için bu yazımın ana fikri "yaşama ısrarı" oldu.
Yaşama ısrarı , hayat ne kadar acı olsa bile...

10 Mart 2007 Cumartesi

Eski İstanbul

stairway to... Balat:)

Geçen günlerde fotoğrafçı arkadaşlarımla beraber , eski İstanbul mahallelerinde , bir tur yapıp çok hoş fotolar çektik.
Sirkeci-Cankurtaran-Kumkapı-Samatya istikameti üzerinden yürüdük.Gerçekten de her binanın yapısında çok etkilendim.Bazıları çok ihtişamlı olmazsa bile , hepsnini çok ayrı bir havası var.Orada yaşayanlar da daha bir ayrı sanki .Bir kere hayat orada çok farklı akıyor,İstanbul dışı bir yermiş gibi, kimsenin koşturduğunu , stres ettiğini görmezsin.Herkes keyfine göre , ağır ağır talılıyor.Bu da ayrı bir rahatlama sağlıyor tabii.
Gerçekten çok hoş fotolar çıktı bu eski yerleşimdeki hayat mozaiğinden.
Birkaç tanesini ekliyorum ...

9 Mart 2007 Cuma

Laleler


Lalelere bayılıyorum.Ister çiçek hali, çizilmiş hali yada objelerdeki dekoratif amaçlı kazınmış laleler fark etmez , lale olsun çok hoşuma gidiyor.

En çok da siyah laleyi severim.Gereçkten de süreel bir görüntüsü var.

Geçen sene Istanbul ne güzel olmuştu..

Umarım gene tekrarlarlar...

8 Mart 2007 Perşembe

Kadınlar günümüz kutlu olsun!


KADIN


Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerindeYatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil birHarman
yerinde dokuz zilli
Köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal
O benim kollarım bacaklarım.
Yavrum, anam, karım, kız kardeşim
Hayat arkadaşımdır..

Nazım Hikmet

7 Mart 2007 Çarşamba

Aldırmazlık


Aldırmazlık...Hepimizin de şikayetçi olduğu konu değil mi?
Uzun zamandır bizi aramayan arkadaşlarımıza , bizi anlamayan meslektaşlarımıza , gereksiz şeyler için ailelerimize , ihmal edilmekle sevdiklerimize şikayet ediyoruz. Ve bu liste daha uzun devam ediyor..
Diğerlere şikayet yağdrımaktan ve onları suçlamaktan , kendimizin de aslında ne kadar aldırmaz insanlara dönüştüğümüzün farkında varmıyoruz..Her gün daha da bireysel davranıyoruz.
Herkes dünyasına çekilmiş durumda , sorunlarıyla ve hırslarıyla ilgilenmekte , öncelliklerimizi yada daha da kötüsü herhangi bir günlük alışkanlığımızı yapmamıza engel olacak herhangi bir şeyle ilgilenmekten kaçınıyoruz..İşteki terfimize seviniyoruz , çiçek bahçemizin güzelliğine bayılıyoruz , yep yeni abiyemiz için çılgına dönüyoruz , yeni saç modelimizden çok heyecanlıyız , bir sürü takıntılarımıza istemediğimiz kadar zamanımız var , buzdolabın önünde dikilip abur cubura dalabiliriz ve başka bir sürü gereksiz şeylere de zaman ayırabiliriz.Tamam anlıyorum , bunlar olmadan belki hayatımız bu kadar heyecanlı ve güzel olmayabilirdi, ama nedense başkalarına sıra gelince ne zamanımız ne de empatimiz kalıyor.Tamam anlıyorum biz insanız , zaaflarımız da var,mükemmel değiliz ve yaşadığımız hayattır bizi buna zorlayan.
Ama tüm bu aldırmazlık nereye kadar?Her şeyin farkına varabilmek için çiçek bahçemizin yanması mı gerekir?Gerçekten bizim etramızla olan herşeyle daha fazla ilgilenmek için , mutlaka bir kayba mı uğramamız gerekir?
Bunu öncellikle , kendimizde çözmemiz gerekiyor , diye düşünüyorum.

2 Mart 2007 Cuma

Küresel ısınma


Geçenlerde eve gidiyordum ki , çiçekleri tam olarak açmış , çiçek dolu , mis gibi kokan bir ağaç gördüm (emin değilim ama sanırım erik ağacı idi).Sadece iki hafta önce aynı ağacı görmüştüm ve sadece bazı yeni açan yaprak vardı üstünde.Ondan da onun o kadar güzel ve fazla açan çiçeklerini görmek de beni çok şaşırttı .Onu o kadar güzel görmek güzeldi ama aynı zamanda çok acı verici.Ağaç adına çok üzüldüm.Soğuk bir gece idi ve ağacın da acı çektiği inancına kapıldım.Sanırım ağaç konuşabilseydi, bu kadar sıcak havvadan nasıl bu kadar soğuk bir hava gelebilir diye şaşırıprıp , soracaktı.
Bu sene neredeyse hiç kışı yaşayamadık diyebilirim.Bundan sonra da 4 mevsimi bir arada zor yaşarız gibi geliyor.
Bu da sadece bir başlangıçtır, ya gelecek?Hiç de iç açıcı görünmüyor:(