31 Ağustos 2007 Cuma

Bugün benim 1.nci flickr doğum günüm:)


Evet tam bir sene oldu Flickr'da fotolarımı paylaşalı.Gerçekten iyi ki de katılmışım diyorum! Yoksa fotoğrafın benim için olan önemini anlayamazdım ve bu kadar harika arkadaşlara sahip olmazdım! Bu kadar farklı vizyonlara sahip olmazdım!Onun için iyi ki de varsın flickr:)

29 Ağustos 2007 Çarşamba

Kuraklık ve yeşillik

beauty of simple things

Bu fotoma bakıyordum da aklıma bir şey geldi..Fotoda radikal 2 taraf var.Bir tanesi yemyeşil , öbürü kupkuru ve taş dolu.Ortada bunları ayıran da ahşap.Aslında ağaçların havanın temizliğinde ne kadar önemli olduğunu bir daha hatırlatmıyor mu bu foto?Onun için mümkün olduğu kadar ağaçları koruyalım mümkünse dikelim arkadaşlar!
Başka bir şey demiyorum ve sizi aşağıdaki haberle başbaşa bırakıyorum:

"TEMA SIZIN ICIN 9 AGACI UCRETSIZ DIKIYOR... Herhangi bir ücret ödemiyorsunuz.Bir insanin yıllık gazete, dergi, kürdan, kırtasiye vesaire ihtiyaçlari için tam 7 agac kullaniliyor. Yani düsünün her birimiz yilda 7 agaci tuketiyoruz! Sizin icin 7 degil tam 9 tane mese ağacı dikilecek... ve ÜCRETSİZ. Siz de kendi adiniza kampanyaya destek olmak için Siteye giriyorsunuz...Sol altta projeye destek butonuna tikliyorsunuz. Formu doldurup yolluyorsunuz. Sponsor firmalardan 20 adet sms geliyor size... Isterseniz mesajlari okumadan siliyorsunuz. www.smsmese.orgFormu dolduran herkes icin 9 mese dikiliyor. Toplam 100 milyon SMS'e ulasmak gerekiyor... Ayvalik, Antalya, Datca... Türkiye İçin 100 Milyon MesajTEMA Vakfı, ozyasar.NET arasında imzalanan protokolle, TEMA Vakfı’nın 1998 yılından bu yana Çevre ve Orman Bakanlığı işbirliği ile sürdürdüğü 10 Milyar Meşe Projesi çerçevesinde meşe tohumlarını toprakla buluşturacak “Türkiye için 100 milyon mesaj” kampanyası başlatılmıştır. Proje çerçevesinde herhangi bir ücret ödemeksizin adınıza 20 sms reklam gönderilmesine izin verdiğiniz takdirde, adınıza 9 meşe tohumu toprakla buluşturulacaktır. Türkiye de ilk defa uygulanan hedef kitle temelli Türkiye İçin 100 Milyon Mesaj Projesi’nde amaç yüksek katılım sağlanması ve reklam verecek sponsorlar ile meşe tohumlarının ekimi için gerekli desteğin teminidir.Bu projede ozyasar.NET, TEMA Vakfı ile arasında imzalanan protokol gereğince bağışçıdır. TEMA Vakfı tüzel kişiliğinin protokolde geçen işbirliği sınırları dışında; www.qsms.net web sitesi ile ilgili herhangi bir hukuki ilişkisi yoktur. TEMA Vakfının bu web sitesi veya sahipleri ile herhangi bir ortaklığı yoktur. Projedeki tüm çalışmalar TEMA tarafından sürekli denetlenmektedir. "

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Now Public'te yayınlanan 2 fotom:)


Hiyaaaa ! Now Public ( yada başka adıyla : kitlelerin mediası olarak tanınan ) , ve değişik insanların hikaye, foto ve video paylaşımı yaptığı bir haber sitesinde iki fotom yayınlandı:)
Linklerine buradan ulaşabilirsiniz.Sayfadaki nickim flickr nickim ile aynı : marielito:

24 Ağustos 2007 Cuma

Şehir yalnızlığı

Daha fazla mesai, daha fazla toplantılar, daha fazla dopdolu ajandalar.Daha fazla kariyer planları ,geleceğe dair daha fazla stres , iş arkadaşları arasında daha fazla kıskançlık.Daha fazla entrika , daha fazla güvensizlik, daha fazla üzüntü.Daha fazla iptal edilen görüşmeler,daha fazla geciktirilmiş ziyaretler.Daha fazla uykusuzluk,daha fazla gevşeme.
Daha az sakinlik , daha az huzur, daha az gülümsemeler.Daha az konuşmalar, daha az eğlence,daha az paylaşılacak şeyler.Daha az rahat davranışlar , daha az adanma isteği, daha az sıcaklık.
Daha az detay isteği,daha fazla geçici noktalara odaklanma.Daha az ilgi , daha fazla ani şeylere koşuşturma.Daha az dinleme isteği, daha fazla kaçma hissi.Daha az insanlara katılma isteği , daha fazla kendine kapanmalar.
Bugünkü şehir hayatının sembolü izolasyon,yüzeysellik ve ilgisizliğin bir sentezidir.Hepsi beraber şu kaçınılmaz yalnızlığa yol açıyorlar.
Şehir yalnızlığına.

16 Ağustos 2007 Perşembe

Dokular üzerinde bir yazı!

art of decay

Fotolarımdan anlamış olmalısınız:) Dokulara hastayım!Her zaman çok dikkatimi çekmişler.

Wikipedian anlatımına göre: Dokular, objelerin dış yüzeylerinden , dokunma hisi ile algılanan /yaratılan özelliklere bağlıdır.
Ama bence ondan bundan daha fazladır.Şahsen onları "Hatıralar Kabukları" olarak tanımlıyorum.Başka bir şekilde düşünmem mümkün değil.Çünkü bana göre dokular bütün senelerin izlerini ve hatıralarını taşıyorlar.Bütün kokuları.Bütün titreyişleri.Bütün çatlamaları.
Kuklaları ile oynayan küçük bir kızın el izini , bazı küçük futbol oynayan çocukların duvara fırlattıkları topun izleri , iki aşıkların ilk isim harflerinin oyması , bir kadının boynunun kadifemsi dokuları , tutkuyla sarılan iki vücudun titreyişi , bir dansçının ayaklarının titremesini , dikkatsizce ama o kadar da duygulu yazılan bir yazının gölgelerini , "baş başa" olan bir dayanışmanın sinerjisini taşıyorlar...Ve bütün bu çeşitli ve yırtılmış tabakalar , renkler zamanın temsilcisi gibiler , her birisi başka bir karaktere, başka bir duruma aittir.Ve bütün doku da bu dinamiğin bir sintezi gibidir.
Harika değiller mi gerçekten?

9 Ağustos 2007 Perşembe

Paradokslar (2006)


Henüz yeni bulduğun ve nasıl olsa sana ait olmayan değerli bir şeyi/birisini kaybetmek , onu gene bir süre sonra gene sana ait değilken bulmak çok acı bir şeydir.
Ama nedense anlamsız bir sevinç ruhunu dolduruyor , ve de ne yazık ki aynı zamanda mütemadyen endişe onu tüm zaman boyunca bomboş bir mağaraya çeviriyor.Kaybetmenin acısı ve yeniden bulmanın mutluluğu. Birbirlerine ne kadar uzak ,ama ne kadar da yakınlar. Insan başka özel bir anı , başka şanslı bir rastlantıyı beklemekten başka ne yapabilir?

2 Ağustos 2007 Perşembe

Yeni bir safarimiz sona erdi..

Gene harika bir safariyi geride bıraktık.Bu sefer 60 küsür kişiden oluşan bir grupla (Istanbul ve Ankaradan üyelerin katılımıyla) gene eski Istanbulun kapılarını araladık.
Gene çok keyifli, bol eğlenceli, güzel anıları dolu olan bir geziydi bu.Muhteşem grubumuzla her zaman ki gibi sadece fotoğraf çekmenin keyfini çıkarmadık, daimi çay/kahve ritüellerini de yerine getirdik elbette.Ve tabii ki de gene rastlayabileceğimiz en güzel yerlerde oturduk.Bu konuda çok şanslı olduğumuzu söylemeliyim:)
Bu sefer Suleymaniyede harika bir kafe bulduk , Haliçi oradan gerçekten de elinizin altında almışsınız gibi hissetmemek mümkün değil.İşte size bunu kanıtı: )
http://www.flickr.com/photos/t-h-s/954371563/
Adı tabii ki de Haliç Kafe idi: D
Planda rotamız sadece Balat idi ama biz önce Eminönünde buluştuk ve yürüyüş partizanları olarak yürümeye karar verdik:) İyi de ettik...Böylece Eminönü,Suleymaniye,Unkapanı,Cibali,Balatı gezmiş olduk.Saatlerce rengarenk bir insan,kültür,renk,tarzlar mozaiğinde dolaştık durduk.
Tabii ki burada bitmedi.Safariden sonra keyif durağımız bu sefer Galata köprüsünün altı oldu.Güzel , bol sohbetli bir yemekten sonra, halen enerjisi kalan 15-20 kişilik grupta kendini küçük, 90' lı senelerin o naif bar atmosferini yaşatan Eloy adlı , Beyoğlu sokaklarında bulunan barda son enerji pillerimizi harcadık:)
Şimdiden yeni buluşmamızı dört gözle bekliyorum:)