9 Mayıs 2007 Çarşamba

Eski bir melodi

Karanlık inmeye başlamıştı şehire.Gök , yeni duran yağmurdan ve belki de gizlenmiş alev kırmızısı , batmak üzere olan ve pencereye sıkıcı bir şekilde yansıtan güneşten dolayı ilginç bir renge bürünmüş.Oda kokulu mumlardan misk ve amber kokusuyla dolmuş.Buruşup , yırtılmış kağıtlarla doluydu.Greta yazmaya devam ediyordu. "ONA" yazıyordu.
Aniden sinirli bir şekilde güldü kendi kendine.Nasıl olurdu da çok önemli birisiymiş , adını büyük harflerle yazıyordu?
Onunla rastgele bazı iş arkadaşlarıyla beraberken tanışmıştı.Rahat olması,davranışlarındaki esnekliği , konuşmasındaki ve genel olarak davranışlarındaki empatikliğinden etkilenmişti.Herhalde karşı taraf da aynı elektriği almış olmalıydı ki tanıştıktan kısa bir süre sonra çıkmaya başlamışlardı.İlişkileri enerjik,dolu düzgün ve tutku dolu gidiyordu.Belki aralarında oluşan harika kimyadan dolayı , birbirlerine karşı müthiş duygular besliyorlardı.
Greta için bu bir mucize gibi idi, eskiden hiç böyle hisetmemiş, başkasına karşı böyle bir sevgiyi, ilgiyi,her anın paylaşımın ihtiyacını,yada kendini başkasına aitmişlik duygularını ilk kez yaşıyordu.Hep abartılmış,"batık gözlü" ilişkilere karşı olmuştu,ama bu böyle bir şey değildi , idare edilemez,sınırlanamaz,dikkatlice ve özel stratejilerle durdurulamaz , onu tamamen kendisine çeken bir şeydi.
Böyle hissetiğinden,Greta kendini tamamen bu ilginç rastlantının dalgalarına bırakıvermişti.Başlangıçta her şey güzel ve özeldi,ve böylede devam edecekti,arkadaşının davranışları değişikliğe uğramış olmasaydı.Sevgilisi aniden çok sert,değişmez kuralcı ,egosantrik istekleri ve çok ciddi seçimleri olan bir insana dönüşmüştü.Aniden Gretanın empatisi ve anlayışı, ilişkilerindeki şartsız olarak herş şeye uyum sağlaması ona mükkemel bir şekilde programlanmış , dakik hayatında ağır bir yük gibi gelmeye başlamıştı.Bu nedenlerle onun gözlerinde Greta pırıltısını kaybetmişti.Bunu da Gretaya yorgun ve zorlanmış bazı idafedelerle göstermişti.
Böyle bir durumla Gretanın ilk yüzleşmesi çok ağır , soğuk ve acı olmuştu.Kendisine ve ona karşı bir iğrenmeye yol açmıştı.Bu durum çok uzun sürmüş ve Gretaya zorlayıcı bir boşluk ve işkenceyi yaşatmıştı.O süreçten sonra Greta kendi duygularında total bir boşalma yaşamıştı.Bu kendisine ve ona karşı duyduğu iğrenmeye karşı bir cevapmış gibi.
Çok ağır ödediği bir dersi alıp , gene başlangıç noktasına dönmüştü.
Bu ilişkiyi kurtarmak için o kadar şey yaptığını gören sevgilisini de çok şaşırtarak onu , ona hiç bir şey demeden terketmişti.
Yinede bu gece , odada yalnız otururken aniden ona bir şeyler yazmak istediğini hissetmişti.Bu onun terketme nedenini ve onların ani ayrılışını açıklayan bir mektup değildi , bir intikam mektubu da değildi, aslında bakarsan çok basit bir mektuptu.
Belki de bir mektup değildi.Belki de bu Gretanın , başkalarından ziyade daha çok kendisine ifade etmek istediklerini aktarmasıydı.Bu belki de sadece bir meditasyondu.
Karışık düşüncelerin ağı , aniden Billy Holiday'n "Yalnızlık" şarkısının altında sallanmıştı.
O an sanki uzaktan çok alçak ,eskimiş bir ses duydu gibi hissetti, belki de uzun zamandır kendisinin içinde bastırdığı bir ses...
Sonra acı acı gülümsedi çünkü bu sesin ne olduğunu anlamıştı.Şu anda bilinçi yada bilinçsiz ama çok kararlı olarak kaçmaya çalıştığı şeydi...
- Aşk ;_ diye düşündü.- Bu eski , artık unutulmuş melodi .Gelecekteki seçimlerinin en sonunda koyulmaya mahkum olan...

3 yorum:

Ozan K. Bekmezci dedi ki...

O kadar güzel olmuş ki, dayanamadım, İngilizce olarak da yazdın mı diye kontrol ettim. Gördüğüm kadarı ile tek dilde. Galiba, Türkçe bloğu bitirdikten sonra, diğerini de baştan geçmem gerekecek.

Daha da iyiye gidiyorsun. Bakalım bir sonrakinde ne kadar ilerleyeceksin. Türkçe'ye hakimiyetin daha da artmış.

Beni asıl etkileyen:
Uygun kelimeyi bulamıyorum, galiba bilmiyorum. Diğer benzer yazılarında da var bu. Hani, okurken kendini farklı, mistik bir dünyada gibi hissedersin ya, işe insanı o ruh haline sokan yazılardan biri. Hem de oldukça başarılı. Ahh, keşke lisede edebiyat derslerine daha fazla önem verseydim, şimdi yazını neden bu kadar beğendiğimi daha iyi ifade ederdim.

Uzun lafın kısası: Size üç vakte kadar bir kitap var ama satın almıyorsunuz. Siz veriyorsunuz mu desem, imzalıyorsunuz mu desem...

Ozan K. Bekmezci dedi ki...

Buket Uzuner'in kitapalarını da severim. O da, çoğu zaman, benzer bir büyülü hava ile yazar.
Sanırım, benim asıl beğendiğim, farklı bir bakış açısıyla yazması.
Çoğu film veya kitap, kadının aklından geçenleri anlatırken aslında sadece bir erkenğin kadının bakış açısı olduğunu sandığı şeyi anlatır. Yazar kadın olduğunda dahi durum genelde böyledir. Zira bir çok alanda, bir kadının ekekler gibi olmadığını gösterdiğinde kabul edilmesi zordur.
Erkek erkeğe konuşurken, kadınlar şöyle böyle düşünüyor diye atıp tutmak, oları bir şablon içine koyarak değerlendirmek zevkli olsa da hemen her konuda ötekinin bakış açısını merak ederim.
İşte tam da bu yüzden:

Buket Uzuner ve Enida Turkeshi gibi kalemlere teşekküler.

eni dedi ki...

Ozan çok teşekkür ederim.Valla bana kalem demen fazla bence..hele Buket Uzuner gibi birisiyle karşılaştırman...gene de çok teşekkür ederim.
Aslında ben de dahi değildim edebiyat dersinde, her zaman işin görsel tarafıyla daha fazla ilgilenmişim he , yalnız son bir senedir keşfettiğim fotoğraf yüzünden bayağı bir dilim açıldı:)
Anlayabildiğin gibi sadece bayanın tarafından yazmamaya çalıştım.Beğenmene sevindim.Umarım öbür yazılarla da eğlenirsin..
İyi bak kendine..